dc.description.abstract |
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'na 2003-2007 tarihleri arasında başvuran künt karın travmasına bağlı içi boş organ perforasyonlu (İBOP) olguların demografik özelliklerini, tanı yöntemlerini, operasyon zamanlamasını, uygulanan cerrahi tedavi yöntemlerini ve sonuçlarını retrospektif olarak araştırmaktır. Hastalar ve yöntem: Genel Cerrahi Anabilim Dalı tarafından 01/01/2003 - 31/09/2007 tarihleri arasında künt karın travması nedeniyle ameliyet edilen erişkin 104 hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Genel Cerrahi Anabilim Dalı'na yatırılan 218 hastanın 114'ü (%52.3) takip edildi. Cerrahiye alınan 104 (%47.7) hastanın %45.2'sinde solid organ yaralanması, %41.3'ünde içi boş organ perforasyonu bulunurken, %14.5'inde herhangi bir patoloji saptanmadı. İzole yaralanmalar arasında en sık ince barsak (%40.5), en nadir görülen mide yaralanmasıydı (%2.35). İBOP'lu hastaların ortalama beyaz küresi 17310 /mL olup, tüm hastaların fizik muayenesinde defans ve hassasiyetleri mevcuttu. Abdominal ultrasonografi, %92.8'ine çekilmiş olup, %77.5'nde intraabdominal serbest sıvı, solid organ patolojisi veya ikisinin birlikteliği görülmüştür. Olguların oluş şekillerine bakıldığınde araç içi trafik kazası ilk sıradadır. Acil servise gelişten ameliyata alınış arasındaki süreleri ortalama 107 (30-240) dakikadır. Sonuç: Bilinci açık, hemodinamisi stabil travma hastasında içi boş organ perforasyonu varsa, ilk abdominal muayenede veya kısa bir gözlem süresinden sonra tekrarlanan muayenede yaygın hassasiyet ve defans varlığında doğrudan laparatomi kararı alınabilir. Travma hastası için spesifik gözükmeyen lökositoz, klinik şüphe ve diğer bulgularla beraber değerlendirildiğinde, İBOP'ta anlamlı olabilir. Abdominal ultrasonografide solid organ yaralanması olmadan intraperitoneal serbest sıvı saptanması, İBOP tanısı koymada ve hastayı laparatomiye almada anlamlıdır. İBOP'lu hastanın acil servise başvurusundan laparatomiye alınmasına kadar geçen sürenin kısa olması postoperatif dönemde karşılaşılabilecek morbidite ve mortaliteyi en aza indirir. |
tr_TR |