Doğu Anadolu Bölgesinde Ankilozan Spondilitli Hastalarda HLA B27 Frekansının Dağılımı

Abstract

Ankilozan spondilit (AS) etyolojisi bilinmeyen kronik enflamatuvar bir hastalıktır. Patogenezde genetik ve çevresel faktörlerin önemli rol oynadığı bilinmektedir. AS gelişimi ile HLA B27 arasında güçlü bir birliktelik saptanmıştır. Bu çalışma ile daha önceki literatür bilgileri ışığında bölgemizdeki HLA B27-AS ilişkisi karşılaştırıldı.

Bu çalışmada, modifiye New York kritelerine göre sınıflandırılmış AS’li hasta ve sağlıklı kontroller üzerinde HLA B27 frekansı araştırılmıştır. Çalışmaya birbirleri ile akraba olmayan 84 AS’li hasta ile 73 gönüllü kemik iliği donörü dahil edildi. HLA B27 tiplendirilmesi PCR-SSP yöntemi ile belirlendi.

Elde edilen bulgulara göre çalışmaya alınan AS’li hastaların yaş ortalaması 31±11yıl olarak bulundu. Aynı grupta erkeklerde (%39.3) HLA B27 frekansı kadınlardan (%19.0) çok daha yüksekti. Ankilozan spondilitli hastalar (%58,3) ile kontrol grubu (%4.3) karşılaştırıldığında hasta grubunda HLA B27 pozitifliğinin yüksek olduğu görüldü (p<0.05).

Sonuç olarak AS hastalarında HLA B27 frekansının sağlıklı bireylerden daha yüksek olduğu görülmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinin hasta populasyonunda HLA B27 pozitifliği, literatürde verilen diğer oranlardan daha düşük olabilir. Bu durumu inceleyecek yeni klinik çalışmaların yapılması faydalı olacaktır.

Ankylosing spondylitis (AS) is a chronic inflammatory disease with unknown etiology. Genetic and environmental factors are known to play important roles in the pathogenesis of the disease. A strong association has been detected between AS development and HLA B27. In this study, relationship between HLA B27 and AS in our region has been investigated in the light of literature.

In this study, distribution of HLA B27 frequency has been investigated in AS patients classified according to modified New York criteria and in healthy controls. Sequence specific primer polymerase chain reaction (SSP-PCR) technique was used for HLA B27 typing unrelated 84 AS patients and 73 bone marrow volunteer donors.

Mean age of AS patients were 31±11 years. In the same group, HLA B27 frequency was found higher in males (39.3%) compared to females (19.0%). HLA B27 positivity was found significantly higher in AS patients (58.3%) when compared the control group (4.3%) (p<0.05).

In conclusion, the frequency of HLA-B27 in AS patients observed as higher than healthy subjects. The positivity of HLA-B27 in patient population of Eastern Anatolia is lower than the literature. Further controlled studies are needed to investigate this outcome.