The present study aims to investigate the relationship between political justice based on Quran doctrines
and narratives, and the political equality posed by democratic systems. The answer to this question is that the
popular equality in democratic systems within three arenas including philosophical (which begins and underlies
political equality), political, and non-political (the necessity of political equality) arenas is in line with the spirit of
religious teachings. In the meanwhile, the religious interpretation of political equality, as well as non-political
equality consistent with political equality, has minor differences from the popular equality in democratic systems.
In order to prove this hypothesis, the two theological and jurisprudential teachings ( Ibaha or permissibility and
non- Wilaya or non-guardianship) are taken as the basis of Quranic-narrative analysis. On the other side of the
principle of Ibaha is the legitimization of social agreements of citizens of a religious community to regulate the
public rules of the society, and that state laws are legitimate when, in addition to complying with clearly stated
religious laws, they come from the will of the people, Moreover, the non-Wilaya principle expresses the maximum
participation of a nation in the political administration, the lack of government interference in the private sector,
and peoples' monitoring of the political decisions. The Quran verses and narratives consistent with the two
aforementioned principles confirm the inherent equality of human beings; they differentiate the political equality
of sovereignty from that of government and in the social and economic equalities, religious teachings not only
confirm the equality popular in democratic systems, but they also go beyond that and firmly demand a broad extent
of responsibilities from both society and government.
Bu çalışmanın amacı Kur’an doktirinlerine ve anlatılarına dayanan siyasi adalet ile demokratik sistemlerin
konumlandırdığı siyasi eşitlik arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu sorunun cevabı şöyledir; demokratik sistemlerde
yer alan ve felsefik, (siyasi eşitliği başlatan ve temelinde yatan) siyasi, ve siyasi olmayan (siyasi eşitliğin
gerekliliği) üç alanda yer alan popüler eşitlik dini öğretilerin ruhu ile uyumludur. Bu arada, siyasi eşitlik ve aynı
zamanda siyasi eşitlikle uyumlu olan siyasi olmayan eşitliğin dini yorumu, demokratik sistemlerdeki popüler
eşitlikten küçük farklılıklar içermektedir. Bu hipotezi kanıtlamak için yapılan Kur’an anlatı analizine iki teolojik
ve hukuki öğreti (Ibaha ve non-Wilaya) temel alınmıştır. Ibaha prensibinin diğer tarafı, dini bir topluluğun
vatandaşlarının kamu kurallarını düzenlemek için sosyal anlaşmalarını meşrulaştırmasıdır. Bu devlet kuralları,
insanların iradesinden gelen ve açıkça belirtilen dini kurallarla uyuşursa meşru olur. Ayrıca, non-Wilaya prensibi bir toplumun siyasi yönetime maksimum katılımını, devletin özel sektöre daha az müdahelesini ve insanların siyasi
kararları izlemesini vurgulamaktadır. Kur’an ayetleri ve anlatıları insanoğlunun doğal eşitliğini teyit eden bu iki
prensip ile tutarlıdır. Bunlar egemenliğin siyasi eşitliğini devletinkinden ayırt ederler ve sosyal ve ekonomik
eşitliklerde dini öğretiler sadece demokratik sistemlerdeki popüler eşitliği teyit etmez ayrıca toplumdan ve
devletten daha fazla sorumluluk beklerler.