DSpace@İnönü

Bir üniversite hastanesi psikiyatri servisinde bipolar afektif bozukluk tanılı hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerinin geriye dönük incelenmesi

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.author Yavuz, Burcu
dc.date.accessioned 2019-04-19T07:00:16Z
dc.date.available 2019-04-19T07:00:16Z
dc.date.issued 2016
dc.identifier.citation Yavuz, B. (2016). Bir üniversite hastanesi psikiyatri servisinde bipolar afektif bozukluk tanılı hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerinin geriye dönük incelenmesi. Yayımlanmış Uzmanlık Tezi, İnönü Üniversitesi, Malatya. tr_TR
dc.identifier.uri https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11616/9765
dc.description.abstract Amaç: Son 10 yılda Bipolar Afektif Bozukluk depresif atak tanısı ile yatarak takip edilen hastaların geriye dönük olarak sosyodemografik verilerinin ve ilk atak klinik özellikleri, hastalığın seyri, son depresif atakta kullanılan tedavi yöntemleri gibi klinik özelliklerinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Bu çalışmaya, 2004-2014 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi gören, DSM-IV-TR tanı kriterlerine göre BAB depresif atak tanılı 18-65 yaş aralığında 62 hasta dahil edildi. Çalışma verileri, hasta dosyalarının geriye dönük olarak taranması ile toplandı. Araştırma verilerinin istatistiksel değerlendirilmesi SPSS 17.0 yazılım programı ile yapıldı. Bulgular: Çalışmamıza katılan hastaların %69.4'ü BAB 1, %30.6'sı ise BAB 2 tanılıydı. Hastalığın ortalama başlangıç yaşı 26.4±9.8 yıl olup, BAB 1 ve BAB 2 grupları arasında başlangıç yaş ortalaması ve hastaneye başvuru yaşı açısından fark bulunamadı. Ancak BAB 2 tanılı hastaların BAB 1'e göre daha geç tanı aldıkları ve daha geç Duygu Durumu Düzenleyici (DDD) başlandığı saptandı. Tüm hasta gruplarında hastaların ortalama hastalık süresi 13.1±18.3 yıl, geçirdikleri ortalama atak sayısı 8.5±6.0 olarak saptandı. BAB 2 tanılı hastaların geçirdikleri ortalama depresif ve hipomanik dönem sayıları BAB 1 tanılı hastalardan anlamlı düzeyde daha fazla olduğu bulundu. Çalışmamızda BAB 1 ve BAB 2 tanılı hastalar psikotik özellikli depresif atak sayısı acısından değerlendirildiğinde aralarında anlamlı fark bulunamadı. Yatış öncesinde hastaların %59.7'sinde düzenli psikiyatrik ilaç kullanımı vardı. Ancak hastaların %30.6'sının yeterli dozda ve etkin kan düzeyinde DDD kullandığı görüldü. Yatışta hastaların %98.4'ünün DDD kullandığı, hastaların %41.9'unun ikili DDD kullandığı saptandı. DDD olarak en sık valproik asid ve lityum kullanıldığı görüldü. Hastalarda antipsikotik (AP) olarak en sık ketiyapin (%66.1) kullanıldığı saptandı. Hastaların %3.2'sinin tedavisinde antidepresan kullanıldı. Hastaların %8'inde elektrokonvulsif tedavi (EKT) kullanımı saptandı ve ortalama EKT seans sayısı 8.1±1.7 idi. EKT uygulamasının hastalarda yatış süresini uzattığı saptandı. Taburculukta yatış sırasında kullanılan DDD'lerin aynı oranda devam ettiği, AP kullanım oranlarının iv azaldığı, benzodiazepin/hipnotik kullanımın ise neredeyse tamamının kesildiği görüldü. Ketiyapin kullanılan hastaların çoğunluğunda taburculukta da kullanımının devam edildiği görüldü. Tedavi süresince iki hastada hipomanik kayma geliştiği saptandı. Sonuç: Çalışmamızın sonuçları incelendiğinde BAB 2 tanılı hastaların BAB 1 tanılı hastalara göre hastaneye daha geç başvurdukları ve daha geç tanı aldıkları görülmektedir. İlk atakların sıklıkla depresyon olduğu göz önüne alındığında, depresif belirtilerle başvuran hastalarda özellikle hipomanik özelliklerin daha dikkatli sorgulanması gerektiği düşünülebilir. Anahtar kelimeler: Bipolar depresyon, klinik özellikler, duygudurum düzenleyiciler, tedavi tr_TR
dc.description.abstract Objective: To retrospectively investigate clinical manifestations like; sociodemographic data, clinical manifestation of the first attack, progression of the disease, treatment regimes used in the latest depressive attack in patients who were diagnosed with bipolar affective disorder (BAD) in the last 10 years. Material and method: This study includes 62 patients between 18 and 65 years of age who were admitted to the Inonu University Medical Faculty Psychiatry clinic between 2004-2014 with a diagnosis of BAD according to DSM-IV-TR diagnosis criteria. Study data was collected via retrospective screening of patient files. Statistical analysis was performed with SPSS 17.0 statistical software. Results: Of all the patients included in our study; 69.4% was diagnosed with BAD 1 and 30.6% was diagnosed with BAD 2. Mean starting age for the disease was 26.4±9.8 years and we found no significant difference in mean starting age and hospital admission age between BAD 1 and BAD 2 groups. However, we found that BAD 2 patients were diagnosed later than BAD 1 patients and they were treated with mood stabilizers later. In all patient groups; mean disease period was found as 13.1±18.3 years and mean attack number was found as 8.5±6.0. The total number of depressive and hypomanic episodes were significantly higher in BAD 2 patients compared to BAD 1. There were no significant difference in the number of depressive episodes with psychotic manifestations between BAD 1 and BAD 2 groups. 59.7% of patients were regularly taking psychiatric medicine before admission but only 30.6% were found to take adequate dosage and have effective levels of mood stabilizers in their blood. After admission, 98.4% of the patients were taking mood stabilizers and 41.9% were taking dual mood stabilizer therapy. Valproic acid and lithium was found to be the most used mood stabilizers. Quetiapine was found to be the most used (66.1%) anti-psychotic (AP). 3.2% of patients took anti-depression medication. 8% took electro-convulsive therapy (ECT) and mean number of ECT sessions was 8.1±1.7. ECT was found to prolong staying in hospital. After discharge, patients were found to take the same amount of mood stabilizers, less anti-psychotic medication and almost no benzodiazepine/hypnotic medication at all. Most patients continued taking quetiapine after discharge. During treatment, 2 patients suffered from a hypomanic episode. Conclusion: After examining the results of our study, it is seen that patients diagnosed with BAD 2 were diagnosed and admitted to a hospital later compared to BAD 1 patients. When we consider that first episodes are often depressive, it is suggested that one should ask hypomanic manifestations carefully in patients with depression symptoms. Hypomanic manifestations, which when not questioned can easily be overlooked, may delay the treatment, diagnosis in BAD 2 patients and/or misdirect. Key words: Bipolar depression, clinical manifestations, mood stabilizers, treatment tr_TR
dc.language.iso tur tr_TR
dc.rights info:eu-repo/semantics/openAccess tr_TR
dc.subject Psikiyatri tr_TR
dc.subject Psychiatry tr_TR
dc.title Bir üniversite hastanesi psikiyatri servisinde bipolar afektif bozukluk tanılı hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerinin geriye dönük incelenmesi tr_TR
dc.title.alternative Retrospective examination of sociodemographic and clinical manifestations of bipolar affective disorder patients in an university hospital psychiatry clinic tr_TR
dc.type specialistThesis tr_TR
dc.department İnönü Üniversitesi tr_TR
dc.identifier.issue 0 tr_TR
dc.identifier.startpage 1 tr_TR
dc.identifier.endpage 100 tr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster