Özet:
Pulmoner hipertansiyon farklı hastalıklarda gelişebilen hemodinamik ve fizyopatolojik bir durumdur. Açık kalp cerrahisinde mortalite ve morbiditeyi artıran nedenlerden biridir. Bu çalışmada preoperatif pulmoner hipertansiyonun, koroner arter bypass cerrahisi sonrası erken ve geç dönem sonuçları incelenerek koroner arter bypass cerrahisinin pulmoner hipertansiyon üzerine olan etkisi araştırıldı. Yöntem: Etik kurul izni alındıktan sonra retrospektif olarak 69 hasta çalışmaya alındı. Kliniğimiz veri tabanından preoperatif, peroperatif, erken ve geç postoperatif dönem verileri incelendi. Pulmoner arter basıncı, ejeksiyon fraksiyonu, NYHA FS, aritmi gibi parametreler ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası dönemde yapılan son kontrol tarihi itibariyle değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamızda yapılan ortalama bypass sayısı 2.25 ± 0.83 (1-5), ortalama yoğun bakım takip süresi 2.83±1.19 (1-8) gün, ortalama hastanede kalış süresi 7.65 ± 3.26 (6-32) gün hesaplandı. Postoperatif erken (? 30 gün) dönemde ensık rastlanan (%14.4) problem atrial fibrilasyon oldu. Olguların %84'ünün NYHA fonksiyonel sınıflamasında artış yoktu. Preoperatif ve postoperatif ortalama ejeksiyon fraksiyonu 45.28±9.67 (25-65), 46.03±12.4 (20-65) (p=0.447), ortalama pulmoner arter basıncı 36.67±6.81 (30-60) mmHg, 37.81±10.07 (20-70) mmHg (p=0.378) hesaplandı. Olguların %5.79'unda geç dönem mortalite görülürken 33.9 ± 17 (9-100) aylık takip süresinde yaşam beklentisi ortalama %94.7 hesaplandı. Sonuç: Çalışmamızda preoperatif değerlendirme doğrultusunda uygulanan peroperatif ve postoperatif medikal tedavi ile koroner bypass cerrahisi düşük mortalite ve morbiditeyle uygulanabilir sonucuna varılmıştır. Olguların erken dönem sonuçları iyi olup geç dönem sonuçları tatminkardır. Pulmoner hipertansiyonun cerrahi revaskülarizasyon sonrası geç dönemde anlamlı değişiklik göstermediği ve yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkisi olmadığı görüldü.